Severity: Notice
Message: Only variable references should be returned by reference
Filename: core/Common.php
Line Number: 257
Şeker Hastalığı, diğer adıyla Diyabet; ciddi sonuçlara yol açan ve pankreasın ürettiği insülinin yetersizliği veya etkisizliğinden kaynaklanan bir rahatsızlıktır. Günümüzde sıkça görülmeye başlayan diyabet, tıp dilinde genellikle “diabetes mellitus” şeklinde ifade edilir.
Vücut, sürekli olarak kanda bir miktar şekere (glukoza) ihtiyaç duyar. Hücrelerdeki glukoz, günlük yaşamımızı devam ettirmeyi sağlayacak enerji kaynağıdır. İnsülin, kan dolaşımındaki glukozu hücrelere taşımakla görevlidir.
Vücut basit şekerlerin tümünü genellikle glukoza çevirir. Kanda dolaşan ve hücreler tarafından alınan şeker glukozdur. Kan şekeri “kan glukozu” anlamına gelir.
Vücudumuzdaki hücrelerin çoğu, enerji kaynağı olarak, yiyeceklerden aldığımız lipid (yağlar), karbonhidrat (şekerler) ve proteinleri kullanabilirler; ancak bazı hücreler, sadece glukozu yani şekeri enerji kaynağı olarak alıp kullanabilmektedir. Bunlar beyin hücreleri, sinir hücreleri ve kanda bulunan alyuvarlardır.
Kandaki glukoz düzeyleri, insülin hormonu tarafından kontrol edilir. Kan dolaşımına geçen glukoz, pankreasta insülinin üretilmesine neden olur. Üretilen insülin sayesinde kandaki glukoz, hücreler içerisine alınır. Yani, insülin hormonu, şekerin hücre içine girişinde anahtar rolü oynar. Hücre içine giren glukoz, enerji için hemen kullanılabilir ya da depolanabilir. Kan şekeri normal düzeye indiğinde insülin üretimi azalır. Eğer vücudun insülin üretimi yeterli değil ise ya da hücreler insüline normal şekilde tepki vermeyerek direnç gösterir ise; glukoz hücre içine giremez ve kan glukoz düzeyi yüksek kalır. İşte bu durumda şeker hastalığı ortaya çıkar. Kandaki glukoz düzeyinin yüksekliği zehir etkisi yaratır ve vücutta birçok hücreyi tahrip eder. Hücre içerisindeki glukozun yetersizliği de vücutta çeşitli belirtilere ve sorunlara neden olur.
Son yıllara kadar diyabet hastalığının, Tip 1 ve Tip 2 olarak adlandırılan iki tipi olduğu düşünülmekteydi. Ancak, son dönemlerde yapılan araştırmalar, Tip 1,5 diye adlandırılan ara form diyabetin varlığını ortaya koymaktadır. Bunların dışında bazı kaynaklarda, pankreatit gibi başka hastalıklar ya da cerrahi müdahalelere bağlı olarak ortaya çıkan şeker hastalarının da, Tip 3 diyabet olarak adlandırıldığı bilinmektedir. En basit ifade ile; şayet hastanın vücudu insülin üretmiyorsa Tip 1, üretiyor ama kullanamıyorsa Tip 2 diyabet olarak adlandırılmaktadır. Ara form (Tip 1,5) diyabette ise; insülin üretimi -özellikle- başlangıçta varken, hastaların çoğunda ilerleyen yıllarda insülin depoları boşalır ve insülin üretimi sonra erer. Bu aşamada hastalık Tip 1 diyabete döner.